''Yine Bir gün İşteyim'' Yazı Dizisi-2
Hayırlı
geceler gönül dostlarım ve kahve sevdalılarım. “Yine bir gün işteyim” yazı dizimizin
ikincisinin yazılmasına vesile olacak bir konu ile karşınızdayım. Size iş hayatımda başıma gelen bir olayı anlatacağım.
Gerçi bizim işimiz ziyadesi ile olumsuzluk her daim var ve tüm olayları
kapsıyor. Yazıma başlamadan önce bilmenizi istiyorum ki asla din, dil, mezhep
ve ırkçılık gibi konularda ayrımcılık yapan ve yapanları savunan biri değilim,
asla da olmadım. Aksine bu gibi konularda aşırı öfkelenen biriyimdir. Ama bu
yaşadıklarım beni ziyadesi ile üzdü. Acı kahveleri hazırlayın, sizlere
çocuklarımızın yanlış yetiştirilmesi ve ailelerin bu durumlara göz yummasını
anlatacağım.
Hikayemiz!
29.04.2016
Saat: 17.55 te yaşanılanları sizlerle paylaşmadan öncesinde ekiplerimizin gittiği
sıkışmalı bir kazayı anlatayım. Öğleden sonra dört sularında gelen ihbar
üzerine ekiplerimiz şubeye yakın bir noktada ki iş yerine intikal etti. Olay
ise malzeme yüklenmesi sırasında freni boşalan tırın, bir kişiyi yaralamasıydı.
Bunun üzerine ekiplerimizin ve İtfaiyemize bağlı CANKUR ekibinin yaralıyı
kurtararak 112 ekiplerine teslim etmesi üzerine görev tamamlanmış olarak ekibimiz
şubemize döndü. Çay demlemek üzere dışarı çıktığım anda maksimum 50 metrelik
mesafeden dumanı fark ettim. İçeri girip Çavuşumuz ve er abilerime “Yangın için
her an ihbar gelebilir. Şu bölgede yoğun duman var” dedim ve ardına merkezden
ihbar düştü bize. Sağ olsun abilerim benim de erlik eğitimim açısından şoförle
beraber beni gönderdi ve olaya tek başıma müdahale ettim. Bu benim için büyük bir
başarı. Basit bir yangın olmasına rağmen tecrübe edinmiş oldum.
Yangın Sebebi!
Bir plastik
fabrikası çalışanlarının kendilerince yaktıkları çöplerin aşırı tutuşması
sonucu çevreye yoğun kara duman ve ağır bir sıcak hava dalgası yayılıyordu. İşin
enteresan yanı ben suyu tuttukça dumandan ziyade ateş yükseliyordu. Çalışanlara
“Ne attınız böyle? Diye sorduğum da ise aldığım cevap daha da ilginç idi. Sıkı
durun …” Attık bir şeyler” evet fabrika çalışanlarının umursamaz ve rahat
tavırları içerisinde aldığım bu cevap beni bir hayli şaşkına çevirdi.
Asıl Meseleye Gelirken!
Bolca yanıcı
maddenin karşısında tek başıma verdiğim mücadele beni ileride gideceğim
yangınlar konusunda tecrübe sahibi yapıyordu düşüncesinde iken iki genç
kardeşimizin beni izlediğini fark ettim. Çocukların benden bir ricası vardı ama
duyduğumda soğuk kanlılığımı korumaya çalışırken diğer yanım irkiliyordu. Genç
arkadaşlarımızın benden ricası “Abi yüksek basınçlı suyu bize sıksana” idi.
Bunu defalarca tekrarlaması ve ısrarcı olması beni daha da şok ediyor, umarım
duyduklarım çocukların bilinçsizce söyledikleri boş sözlerdi” diye kendi
kendime konuşuyordum. Sonrasında ise küçük olan yangın alanına yaklaşmaya
çalışıyordu. Genci uyardığımda ise küfürlü bir savunma ile karşılaştım. Gençler
ettiği küfürlerden sonra yangın alanından uzaklaştılar. Yangın alanından
uzaklaşmaları çok güzel ama kendilerine yüksek basınçlı su sıkmamı istemeleri
ve kendilerine tepki gösterdiğimde ki yaşadığım küfürlü savunma, çocuklarımızın
bu yaşta şiddete meyilli olmaları ve kendilerini argo kelimeler ile
bütünleştirmeleri ailelerin ilgisizliği ve umursamazlığını gösteriyordu. Tabii bu
benim şahsi düşüncem. Bir çocuğun hayatı oyundan ve kitaplardan ibaret olması
gerekirken, mahallesinde oyun oynaması lazım iken şiddete meyilli davranışları,
ileride ki yıllarda kendilerine büyük bir felaket getireceğinin göstergesi.
Umarım yanılırım ve bu genç kardeşlerim ilerleyen yıllarda kendilerini doğru
şekilde eğitirler.
Bir fincan
kahvemin sonlarına gelirken, gönlünüzde iman, yaşantınız sevgi saygı ve mutluluktan
dolu olsun.
İyi Bloglamalar
ADAM...
Yorumlar
Yorum Gönder